Montmartre Gezilecek Yerler, Montmartre Yürüyüş Rotası, Montmartre Paris Gezi Rehberi
Montmartre Paris gezi rehberime hoş geldiniz. Paris’in pqpüler mahallesi Montmartre, tarihsel ve kültürel olarak Paris’in geri kalanından bir hayli farklı. Ayrıksı, köy havasını halen koruyan şirin bir mahalle. Meydanları, bir zamanlar burada yaşamış ünlü sanatçıları, şirin Arnavut kaldırımlı sokakları ile turistleri kendine hayran bırakıyor. Montmartre’a nasıl gidilir? Paris Montmartre’ta gezilecek yerler, Montmartre hangi Metro hattı ile gidilir, Montmartre gezi rotası ve dahası sizler için hazırladığım Montmartre gezi notlarımda.
Montmartre Hakkında Genel Bigiler
Montmartre, ilginç doğası ve kültürel yapısı nedeniyle, bir adının da “Paris’in Montmartre Köyü” olmasına şaşırmamak lazım. Neden mi?
Montmartre 1 Ocak 1861 yılına kadar Paris’in bir parçası değilmiş. Paris’ten ayrı başlı başına bir köymüş. Montmartre’deki ucuz konaklama seçenekleri ve barlar, parasız sanatçıları bir hayli cezbetmiş…
Ressamların, şairlerin gelip buraya yerleştiği o yıllarda Montmartre da ayrıksı, bohem bir yapıya bürünmeye başlamış.

montmartre sokak manzaraları, montmarte gezi notları
Montmartre’da sakinlerinin arasında Auguste Renoir, Picasso ve Vincent Van Gogh gibi ünlü isimler de var.
Montmartre’nın labirente benzeyen Arnavut kaldırımlı sokakları, sarmaşıklarla kaplı evleri ve zengin tarihi ile Paris’in diğer yerlerinde bulmak biraz zor.
Her köşede kafeler, butikler, küçük girişimciler ve vintage mağazalar var. Anlayacağınız Paris’te kesinlikle kaçırmamanız gereken yerlerden biri burası…

montmartre gezi notları
Montmartre, Paris gezisinde mutlaka gezilecek yerler listenize eklemeniz lazım. İnanın Montmatre’ye aşık olacaksınız.
Montmartre Ne Ünlüdür ?
Paris’teki Hausmann mimarisinin etkisi Montmartre’ta çok az veya hiç yok. Hausmann mimarisi yerine, Montmartre’ta artık belirgin bir ‘köy’ hissi var. Sanırım turistlerin Montmartre’ı bu kadar çok sevmesinin nedenlerinden biri de bu.

montmartre gezilecek yerler
Neden Montmarte’ı gezeyim? diye sorarsanız, Paristeki son faal üzüm bağlarından birini görmek, birçok instagramlık noktada kendinizi kaybetmek, piknik yapmak için Montmartre’yı gezin derim

le consulat, montmartre gezilecek yerler
İki bin yılı aşkın bir tarih, Paris’in 18. yüzyıldaki bölgesinde küçük mahallesine yoğunlaşmış adeta. Sacré-Coeur’ün pagan kökenlerinden tutun da, burada hristiyanlığı yayan önemli azizlere, eserlerini ‘en plein air’ açık havada yapıp satan çağdaş ressamlarıyla ünlü Place du Tertre’ye kadar, Montmartre’de zengin bir tarih var.
Montmartre’deyken, Paris’in tam kalbinde olduğunuzu unutmak içten bile değil. Paris’te değilsiniz de sanki Brittany’nin gözlerden uzak bir kasabasında ya da Fransa’nın güneyinde küçük bir köydesiniz.
Montmartre Nasıl Gidilir?
Montmartre’a ile kolaylıkla ulaşmanın en iyi yolu Paris metrosunu kullanmak. Montmartre, Paris şehir merkezinin kuzeyinde yer alıyor. Notre Dame de Paris katedralini merkez alırsak, Montmartre’a metroyla ulaşım genellikle 25-30 dakika kadar süruyor.
Montmartre hangi metro durağında?
Hat 12 (Abbesses ve Lamarck – Caulaincourt durakları ) ve Hat 2 (Anvers ve Blanche durakları ) Montmartre’ye en yakın metro istasyonları.
Abbesses Durağı Place Des Abbesses’de bulunuyor, Seni Seviyorum Duvarı hemen istasyonun arkasında.
Lamarck – Caulaincourt Durağı Abbesses gibi Hat 12 üzerinde bulunuyor. Bu durak Montmartre Tepesi’nin diğer tarafında. Olur da bu durakta inerseniz, istasyonun yanındaki merdivenlerden Place Dalida’ya doğru yukarı çıkın. 3 dakikalık kısa bir yürüyüş bu. Şuraya sizin yürüme rotası koydum. Tıklayıp bakabilirsiniz.

Montmartre hangi metro? montmartre nasıl gidilir, paris montmartre hangi metro, montmartre gezi rehberi
Blanche Durağı Moulin Rouge’un tam karşısında. Montmartre yürüyüş rotası planladıysanız burası en ideal durak.
Anvers Durağı ise Sacre Couer’e ve St Michel Meydanı’na en yakın durak.

Anver istasyonundan Sacre Coer, Montmartre hangi metro?
Paris Montmartre Gezisi Öncesi Bilmeniz Gerekenler
Kanımca Montmartre Paris’te gezilecek yerlerine başında geliyor. Paris gezisinde mutlaka ama mutlaka Montmartre icin zaman ayırın.
Montmartre bir hayli inişli çıkışlı. Pek çok merdiven inip çıkacaksınız. Bu nedenle rahat yürüyüş ayakkabıları tercih edin.
Montmartre İçin Ne Kadar Zaman Ayırmalıyım
Paris gezilerimden birinde Montmartre’de konakladım. Otel seçeneklerinin az. Haliyle Montmartre’ta konaklama ücretlerinin yüksek. Montmartre’ta konaklamasanız bile, burada en az bir tam gün geçirin derim.
Eğer Montmartre’a ayıracak çok fazla vaktiniz yoksa, öğleden sonra gelmenizi tavsiye ederim. Evet biliyorum burası öğlen sonra bir hayli kalabalık ama kimi kafeler öğleden sonra açılıyor ve ayrıca Sacre Coeur’den gün batımını izlemek ayrı bir keyif.
Montmartre Yürüyüş Rotası
Keyifli bir Montmartre yürüyüş rotası için semtin tarihi yapısını iyi anlamak gerekiyor. Bütün Montmartre yürüyüş turları Moulins Rouge‘un önünde Boulevard de Clichy’de başlıyor. Boulevard de Clichy ağaçlıklı park gibi uzun bir cadde.
Bir zamanlar bu caddenin bulunduğu noktada Montmartre’ı ve Paris’i ayıran bir duvar varmış. Çünkü Montmartre’taki ve Paris’teki ürünlerin vergileri farklı olduğu için mallar gümrük kapılarından geçermis.
Elbette artık böyle bir duvar yok. Ancak o gümrük kapılarından üçü günümüzde hala ayakta. Eğer benim yaptığım gibi Boulevard de Clichy’i takip ederseniz, bu Rotonde de la Villette ( bir diğer adıyla Saint-Martin Barrier ) kapısını görebilirsiniz.

Rotonde de la Villette, montmartre yürüyüş rotası
Sözün özü Montmartre yürüş rotası için varacağınız metro istasyonu Blanche ve başlangıç noktanız Boulevard de Clichy üzerindeki Moulin Rouge olsun.

montmartre gezilecek yerler
Montmartre Gezilecek Yerler
Montmartre, 19. ve 20. yüzyıllarda yalnızca sanatsal fikirleri ve yazma ilhamını birleştiren büyük bir yer olmakla kalmamış, aynı zamanda Montmartre, yıllar içinde şarkıcı Dalida ve sanatçı Vincent Van Gogh da dahil olmak üzere birçok ünlünun “evi” olarak Paris’teki yerini aldı.
Montmartre Tepesi merdivenleri ile ünlü. Bu merdivenlerin bir kısmı bir hayli fotojenik.
Kimi kaynaklar Renault otomobillerinin burada doğdu diyor. Onu da anlatacağım. Montmartre’a gezilecek yerler yazımın devamında.
1. Moulin Rouge, Montmartre
Montmartre yürüyüş rotasının ilk durağı dünyaca ünlü Mouline Rouge. 1889 yılında halka açılan dünyanın en ünlü kabarenin yüzzyılı aşkın bir geçmişi var.
Moulin Rouge’un girişimcileri Joseph Oller ve Charles Zidler, kaliteli bir kabarenin zenginleri ve Parisin ünlülerini buraya çekebileceğini düşünmüş. 130 yıl kadar önce isabetli bir karar vermişler ki Moulin Rouge hala Paris’in gözdeleri arasında.
Günümüzde böylesine ikonik bir statüye ulaşmadan önce, Moulin Rouge Paris, kabareden konserlere, sinema filmlerinden dans ve müzik gösterilerine kadar farklı etkinlikler sunmuş.
Ben Moulin Rouge’daki gösterilere gitmedim ama sizlere söylemeden geçmeyeyim. Şovlar her gece saat 21.00 ve 23.00‘te. Şovunuzla birlikte akşam yemeği yemek isterseniz, yemekler saat 19:00′da servis ediyorlarmış ve asıl şov da yemekten sonra saat 21:00‘de başlıyormuş.
Gösteri saatleri ve tarihleri için resmi websitesine buradan ulaşabilirsiniz .
2. Rue Lepic, Motmartre
Rue Lepic, Montmatre’ın en önemli caddelerinden biri. Belki de en önemlisi. Rue Lepic, inişli çıkışlı kıvrımlı bir cadde ve harita üzerinde göründüğunden çok daha uzun.
Vincent Van Gogh 55 no’lu apartman ve ressam Charles Léandre 59 no’lu apartmant olmak üzere birçok ünlü sanatçı ve yazar Rue Lepic Caddesinde yaşamış.
Louis Renault (evet şu bizim RENAULT ) 1898’de ilk arabasını yapmış. Bir söylentiye göre, Renault arkadaşlarıyla küçük Voiturette’sunun ( dönemin ilk arabaları ) Rue Lepic’in dik yokuşundan yukarı çıkıp çıkamayacağına dair bahse girer.
Louis ve arabası gerçekten de yokuşu tırmanmayı başarır. Bu başarısının ardından 12 otomobil siparişi alan Renault, dünyaca en ünlü otomobil markalarından birini hayata geçirir. Tabii bizimde en sevdiğimiz markalardan biri olur.
Turistik olmayan dükkanları ve ucuz yeme içme seçenekleri bulunan Rue Lepic’i kacırmayın.
3. Cafe des deux Moulins
2001 tarihli Amélie filmini izlediyseniz, Café des Deux Moulins de dahil olmak üzere Rue Lepic boyunca uzanan birkaç mağaza tanıdık gelecektir.
Amelie filminde Audrey Tautou’nun canlandırdığı ana karakter Amélie Poulain burada garson olarak çalışıyordu. Kafe koyu renkli ahşap işçiliği, kırmızı kabinleri ve çinko tezgahlarıyla hâlâ klasik Paris bistro hissini taşıyor.

Ha ha ha, Amelıe ile bu pozu vermesem olmazdı
Duvarda Amélie’nin posteri ve canınınz tatlı birseyler çektiyse varsa menüde lezzetli crème brulée d’Amélie ile filme birkaç gönderme de var.
4. Van Gogh’un Evi
Café des Deux Moulins’den çıktıktan sonra Rue Lepic boyunca ilerleyin, yolun sonundaki kavşağa geldiğinizde sola doğru dönün. 54 Rue Lepic Caddesi üzerinde 54 no’lu apartman karşınıza çıkacak.
Burası Vincent Van Gogh’un 1886’dan 1888’e kadar kardeşi Theo ile birlikte yaşadığı yer. Van Gogh burada yaşadığı dönemde üçüncü kattaki dairelerinin penceresinden Paris manzarasını gösteren birkaç resim yapmış.
5. Place Emile Goudeau ve Bateau Lavoir
Montmartre’nın bu küçük ama önemli meydanının adı 1911 yılına kadar Place de Ravigana‘muş.
1906 yılında vefat eden Fransız şair, yazar ve gazeteci Emile Goudeau’ya adayarak meydanın adını Place Emile Goudeau olarak değiştirmişler.
Place Emile Goudeau, dediğim gibi küçük bir meydan. Çevresinde birkaç kafe bulunuyor. Öğleden sonra sokak sanatçıları gelip burada gösteri yapıyor.
Bateau Lavoir Nedir ?
Bateau Lavoir “Washhouse Boat” 1900’lerin başında Picasso gibi ünlü sanatçıların gelip yasadığı, diğer sanatçılarla buluştuğu, önemli eserlerini ortaya çıkarttığı binanın adı.
Binanın ilk adı Maison du Trappeur‘muş. Binadan kira geliri etmek iseyen sahibi evi bölerek 20 ayrı odaya ayırmış. Ne yazık ki 1970’de çıkan yangında çok büyük bir şekşlde hasar görmüş. 1978 yılındada binayı orijinaline uygun bir sekilde insa etmişler.
5. Dalida’nın Evi
Parole, Parole, Salma ya Salama gibi şarkıların ölümsüz şarkıcı Dalida bu muhteşem evde yaşamış. 1987 yılında, “La vie m’est insupportable. Pardonnez-moi – Hayat benim için dayanılmaz. Affet beni.” diyen bir not bıraktan sonra intihar etti. Dalida bizlere veda etse de, hayranları da Montmartre da onu hiç bir zaman unutmadı.
Dalida’nin evi Rue d’Orchampt üzerinde bulunuyor. Ne yazık ki ziyarete açık değil ancak Montmartre’ta gezilecek yerlere oldukça yakın. Anlayacağınız yolunuzun üsünde geçerken bu güzel eve bir göz atın.
6. Le Petit Moulin Montmartre
Adını bir zamanlar Montmartre’yi çevreleyen tepeleri süsleyen yel değirmenlerinden alan Le Petit Moulin Montmartre, eski Montmartre’ın eteklerinde yer alan geleneksel bir Fransız bistrosu ve şarap barı.

le petit moulin, montmartre gezilecek yerler
Le Petit Moulin Montmartre harika peynir tabağı, şarapları ve yerel bira fabrikasından gelen biraları ile ünlü.
Bu güzel kafe akşam üstü saatlerinde açılıyor. Gündüz önünden geçerken açık olmadığını farkedeceksiniz. Evet, kafe hoş ama asıl ambiyansı insanlar akşam dışarda içeceklerini yudumlarken oluyor.

Retoranın üst katı, montmartre gezi rehberi
Muhtemelen gerek yoktur ama ben rezervasyon yaptırıp içerde oturdum. Bu iki katlı kafe / resoran şimdiye kadar gördüğüm en küçük restoranlardan biri.
7. Moulin de la Galette, Montmarte’te Yel Değirmenleri
Bir zamanlar yeldeğirmenleri ile ünlü Montmartre’ta ayakta sadece iki yel değirmeni kalabilmiş.
Bu yeldirmenlerine ‘Moulin de la Galette’ diyorlar. Gerçek adları ise Moulin Radet ve Moulin de Blute-Fin.
İlk olarak 1717’de inşa edilen Moulin Radeti, 1770’de restore etmişler ve daha sonra 1934’te Rue Girardon ve Rue Lepic kavşağına taşımışlar.
Le Moulin Radet artık Montmartre’nın gösterişli restoranı Moulin de la Galette’ın ön cephesi olarak öne çıkıyor. Turistler gun boyunca gelip resotanin fotografini cekiyor. Dalida’nin evenin hemen yaninda. Sanatci sik sik buraya gelirmis vehep ayni masada yemek yermis. “Dalida’nin kantini” de diyorlar.

restoanin ici, moulin de la galette, montmartre gezi rehberi
Bu kadar popüler olmasona rağmen yemeklerin fiyatları uygun. Gitmeden önce ( özellikle yaz aylarında ) rezervasyon yapmanızı tavsiye ederim. Restoranın hem önünde hem de arkasında bahçe var.
Arka bahçe çok tatlı. Erken gelirseniz bahçede yer bulabilirsiniz. Neler siparis edelim? Size tavsiyem o güne özel olarak ne yaptılarsa, onu siparis edin.

ördek ve patates,
Genellikle o güne özel yemekler ayrı bir menü de yazıyor. Tahta bir menü var orada gosteriyor.
Peki ya Moulin de Blute-Fin?
Moulın Radetin aşağısındaki Moulin de Blute-Fin gözlerden biraz daha uzak duruyor ve yeşil yapraklı ağaçların arkasına saklanıyor adeta… Moulin de Blute-Fin’i en iyi şekilde görebileceğiniz nokta Rue Tholoze.
9. Le Passe-Muraille
Aktör, yazar ve heykeltıraş Jean Marais tasarladığı duvardan çıkan adam eserine, Marcel Aymé‘nin en tanınmış kısa öykülerinden biri Le Passe-Muraille‘den ilham vermiş.
1940’larda yayınlanan bu fantastik kısa öykü, bir gün duvarlardan geçebilmek gibi olağanüstü bir yeteneğe sahip olduğunu keşfeden Dutilleul adlı bir ofis çalışanının öyküsünü anlatıyor.
Jean Marais’in bu heykelle Marcel Aymé’nin öyküsünü gerçeğe dönüştürüyor. Ayrıca, Jean Marais’in bu çalışması Marcel Aymé’nin yazdığı kısa öyküyle bireber örtüşüyor. Sanatçı, Dutilleul heykeline Marcel Aymé’nin yüzünü vermeyi seçmiş. Böylelikle Montmartre’ın en sembolik yazarlarından birine de hoş bir gönderme yapmış.
10. Square Suzanne Buisson ve St Denis Heykeli
Square Suzanne Buisson’un, kalabalıktan ve turistlerden gerçekten kaçabileceğiniz Montmartre’ın sessiz, küçük bir parklarından biri.

montmartre paris gezi rehberi
Tam olarak Montmartre yürüyüş rotası üzerinde değil belki ama siz yine de Montmartre de gezilecek yerler listenize ekleyin.
Petank oynayan gençleri, bir efsaneye göre kafası kesik olarak yürüyen Saint-Denis‘in heykelini Suzanne Buisson Meydanı’nda görebilirsiniz.
11. Villa Leandre
İngiliz esintileri taşıyan Villa Leandre’deki evler 1920’lerde, bir zamanlar yeldeğirmenlerinin bulunduğu yere inşa edilmiş. Bu sıra sıra rengarenk evler artık instagram karelerinin vazgeçilmezleri arasında.
Bana sorarsanız İngiltere’de bu kadar şirin bu kadar güzel bir değil. Villa Leandre’deki evler buram buram fransız mimarisi kokuyor… Neyse bu tabii benim düşüncem.
Villa Leandre’ye giderseniz,10 Nolu eve bakmayı unutmayın. Neden mi? Evin sahibi 10 No Downing Street‘ten esinlenip ( Londra Birleşik Krallık Başbakanı’nın ikametgahı ) ‘Downing Street’ yazan küçük ve esprili bir tabela asmış.
12. Dalida Meydanı ve Dalida’nın Büstü
Montmartre Dalida’yı unutmadı demiştim. Bu küçük meydanı adını ölümüne kadar Montmartre’da yaşayan ve Montmartre mezarlığına gömülen ünlü şarkıcı Dalida’dan alıyor.
Efsaneye göre, eğer dalida’nın göğüslerini ovuşturursanız, sonsuz aşkı bulabilirmişsiniz :-))))

Dalida’nın büstü Montmartre’yi korur gibi…. montmartre gezilecek yerler
13. Rue de l’Abreuvoir
Montmatre’ye ilk kez gittiğimde, Sacre Coeur’den yürüyü yürüye La Mason Rose varmıştım. Restoranın tam önünde sağa mı gideyim, yoksa sola mı gideyim derken La Mason Rose’un sağındaki yoldan devam etmiştim. Haliyle bu güzel caddeyi ve devamındaki Dalida Maydanı’nı görememiştim.
İkonik görüntüsüyle Rue de l’Abreuvoir artık instagram karelerinin vazgeçilmezlerinden.
14. La Maison Rose
La Maison Rose, şöyle bir durup ‘vay be, tam insta’lık ‘ diye düşüneceğiniz bir yer. Zaten sizinle aynı fikre sahip pek çok turist gün boyunca buraya akın ediyor.
Yaz aylarında restoranın dışına küçük sandalyeler koyuyorlar. Ama turistlerin birçoğu buraya yemek yemek icin gelmiyor. Herkesin tek derdi restoranın fotoğrafını çekmek :-)))

fotoğraf çekme yarışı başlamak üzere, montmartre gezi notları
Burada bir yemek tipik bir Montmartre deneyimiyiş. Öyle ki La Maison Rose, bir asırdan fazla bir süredir faaliyet gösteriyor. Dalida ve Picasso gibi sanatçılar, zamanında La Mason Rose’un müdavimleri arasındaymış.
Montmarte’te gezilecek yerler arasında çok meşhur 4 tane kafe / restaurant var. Bu kafelerin önünde fotoğraf çekmek yerine yemeklerinin tadına da bakmak istedim.
La Maison Rose’un öğle yemeği menüsü bana bir hayli cazip geldi. Yer bulamam diye gitmeden önce yer ayırttım.
Şuradan La Maison Rose’un resmi sitesinde ulaşabilir ve yer ayırtabilirsiliz. Dana rosto ve fasulye humus siparis ettim ama menüleri sürekli değişiyormui. Eğer buraya gitmek isterseniz menüde neler var bir bakın.
5. Clos Montmartre, Paris’in Tek Üzüm Bağı
Montmartre bir zamanlar yeldeğirmenleri dolu olduğu kadar üzüm bağlarıyla kaplıymış. Ancak 20. yüzyılın başlarında, asmaların filoksera tarafından tahrip edilmesi ve kentsel gelişimle birlikte, tepede neredeyse hiç üzüm bağı kalmamış.
Sanatçı Francisque Poulbot ve arkadaşlarının dilekçesi, Clos Montmartre’ın şu anda bulunduğu arsanın üzerine bir apartman inşa edilmekten kurtarmış. 1933’te ilk üzümü dikmişler ve 1934’te ilk şarapları elde etmişler.
Kuzeye bakan bağa başta Pinot Noir ve Gamay olmak üzere geleneksel üzüm çeşitleri dikmişler. Ancak iklim değişikliğinin ve Paris’te özellikle yağmurlu sonbaharların etkisiyle, İsviçreli genetikçi Valentin Blattner tarafından geliştirilen, hastalığa dirençli melez bir üzüm türü yavaş yavaş eski Pinot’ların ve Gamay’ların yerini almış.
Kimileri bura üretilen şarapların harika olduğunu kimleri de berbat olduğunu söyledi. Şarap konusunda pek bir bilgi sahibi değilim. Ama baharın ilk günlerinde bu yemyeşil bağ çok ama çok güzel. Aklınızda bulunsun.
16. Le Lapin Agile
22 Rue des Saules caddesindeki Le Lapin Agile, 19. yüzyılın ikinci yarısında restoran olarak kurulmuş. 1886 yılında, işletmeci Adèle Decerf spesiyalitelerinden biri de tavşan soteymis. La Lapin Agile – Çevik Tavşan adı da buradan geliyor.
1913 yılında Aristide Bruant’ın satın alımasıyla geleneksel bir kabare olarak hizmet vermeye baslamış.
20. yüzyılın başlarında bu köy tarzı ev, Montmartre’deki bohem yaşamın merkeziymi. Dorgelès, Carco, Renoir, Courteline, Forain, Picasso, Fargue, Utrillo, Van Gogh, ve çok daha fazlası bu kabarenin mudavimleriymis. Picasso, köpeği Frika ile burada oturmayı severmiş. Lapin Agile bugün kabarelerin özgün ve sıcak atmosferini hala koruyormuş.
17. Montmartre Müzesi
Montmartre müzesi (Fransızca Musée de Montmartre ), aşk kentindeki tüm küçük müzeler arasında favorilerimden biri.
La Maison Rose’un birkaç yüz metre ilerinde 12 numara Rue Cortot’ta yer alan müze, eskiden Renoir, Bernard ve Valadon gibi doneminin önde gelen sanatçıların buluşma yeriymis.
Bu güzel ev 1960 yılında bir müze olarak kurulmuş. Montmartre henüz selfie çubuklarının işgaline uğramadan öncesine, kafeler, çiftlikler ve yel değirmenleriyle doluyken betimleyen tabloları, bölgenin tarihi ile ilgili yazıları bu güzel müzede bulabilirsiniz.
İlkbaharda, müzenin arkasındaki küçük bahçeyi sadece müze bileti ile ziyaret edebilirsiniz. Inanın hem müze hem de bahçe görmeye değer.
18. Rue Saint-Rustique, Montmartre’ın en Eski Sokağı
Montmartre’ın güzelliğini perçinleyen yerlerden biri de Rue Saint-Rustique. Cadde, Montmartre’de idam edilen azizlerden Saint Rustique‘e adanmış ve Montmartre’nin en eski caddesi. Bu daracık caddenin geçmişi 15. yüzyıla kadar uzanıyor
Instagram meraklıları için bir hatırlatma; Rue Saint-Rustique, Sacre-Coeur’ün fotoğrafını çekmek için belki de en iyi yerlerden biri.

sabahın erken saatleri, montmartrete gezilcek yerler
1970’lerde bu tarihi caddeyi resmen trafiğe kapatmışlar ve bu da onu türünün ilk örnegi yapmış..
19. La Consulate
“İnstagramlanabilirliği” yüksek bu kafe, Montmartre’ın tam ortasında bulunuyor. Bir sekilde önünden geçmemeniz neredeyse değil. Montmartre’taki eski evlerden birinde restoran olarak 19. yüzyıldan bu yana hizmet veriyor.
Sanatla içice olan Montmartre’ın o dönemdeki müşteri de haliyle sanatçılarmış. İşte yıllarda Le Consulat Paris’i varlıklarıyla süsleyen sanatçılardan birkaçı: Sisley. Díaz. Monet. Toulouse-Lautrec, Picasso ve tabii ki Van Gogh.
20. Place du Tertre
Place du Tertre, hem Paris’in hem de Montmartre’nin en yüksek noktasında bulunuyor. Hiç şüphesiz Montmartre’ın en turistlik, en keyifli yeri de burası.
Place du Tetre’nin bir diğer adının Ressamlar Tepesi olmasına şaşırmak lazım. Çünkü bir zamanlar Picassoların ve Van Goghların yaşadığı bu yerde günümüzün Parisli sanatçılarının tuvalleri hayat buluyor.
Place du Tertre’deki önemli kafelerden biri de “bistro” kelimesinin burada doğduğunu söyleyen La Mere Catherine . Cafenin tabelasında ” ici est ne le mot bistro ” bistro kelimesi işte burada doğdu diye yazıyor. Gerçi kimi kaynaklar bunun doğru olmadığını söylüyor. Geçerken bir göz atın.
22. Place du Calvaire
Diyelim ki Montmartre’ta kalabalıktan bunaldınız. Place du Tertre’nin hemen yakınındaki Place du Calvaire, turist kalabalığından kaçmak isteyenler için vaha .
Adını Saint-Pierre kilisesinin bahçesindeki haçlardan alıyor. Place du Calvaire’nin en büyük özelliği Paris’teki en küçük meydan olması.
Meydanda bir zamanlarin meşhur restoranı “Chez Plumeau” 4 numarada bulunuyor. Erken saatlerde sabah kahvesi için buraya uğadım. Yemeklerinin de iyi olduğunu duydum; ancak burada yeme içme firsatım olmadı.
Chez Plumeau’nin karşında ilginç mimarisiyle Maison Maurice Neumont’i görüyoruz. Maison Maurice Neumont’nun hemen yanında Rue Gabrielle’e doğru inen Escaliers du Calvaire.
23. Eglise Saint Pierre de Montmartre Kilisei
Eglise Saint Pierre De Montmartre, Paris’in en eski 2. kilisesi. Kuruluş tarihi 1133’müş.
Bugün gördüğümüz kilise, bir zamanlar burada bulunan manastırın kilisesinden geriye kalanlar. Çünkü manastırın büyük bir bölümü Fransız Devrimi sırasında yerle bir olmuş.
Çarpıcı görünümlü bir kilise ve son derece fotojenik. Sacre Coeur kadar değilse de turistler arasında çok popüler. Sacre Coeur’ün hemen yanında kapıları açıksa mutlaka bir girip göz atın.
24. Montmartre Tepesinde Dolaşın
Sacre Coeur ve çevresinde pek çok şirin küçük sokak var. Hediyelik eşya satan dükkanlar, kafeler ne ararsanız var.
Rue Norvins, Rue du Mont Cenis, Rue du Chevalier de la Barre görmeniz gereken sokaklar arasında.
25. Sacre Coeur Bazilikası
Dürüst olmak gerekirse, Sacré-Coeur’un dünyanın en ekileyici kiliselerinden biri olduğunu düşünüyorum. Elbette kilisenin en büyük bir avantajı da tepenin üstünde bulunması. Paris’e ilk kez Eurostarla vardığımda yüzlerce metre öteden bile beni kendine hayran bırakmıştı.
Sacre Coure Bazilikası sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine kadar açık olan ender kiliselerderden. Bazilika, sabah 06:30 – aksam saat 22:00 saatleri arasında açık ve herhangi bir giriş ücreti ödemeniz gerekmiyor.
Pariste cok fazla vaktiniz olsa bile sabah saatlerinde gidip bu güzel dini yapıyı ziyaret edebilirsiniz.
Ziyaretçilerin çoğu gelip sadece Sacré-Coeur’u önünde fotoğraf çekiyor; ancak kiliseyi görmenin baska güzel yolları da var. Mesela Sacre Coure’ün çevresinde şöyle bir turlayın. Benim kişisel favorim elbette Bazilika’nın hemen arkasındaki Square Marcel-Bleustein-Blanchet meydanı.
26. Batan Ev, Montmartre
Instagram sen nelere kadirsin. Instagram olmasa mutlaka kimsenin farketmeyeceği bu ev, kamera cambazlığıyla turistik bir noktaya dönüşüyor.
Kamera cambazlığı dedim. Çünlü kameranınızı yana yatırdığınız zaman ev batıyormuş gibi görünüyor. Benim fotoğrafımdaki gibi parçalı bulutlu bir hava da fotoğraf çekerseniz, bulutların yönü nedeniyle saçma sapan bir fotoğraf olarak karşınıza çıkıyor ki hiç de inandırıcı değil.

ev normalde bu sekilde gozukuyor, montmartre gezilecek yerler
Neyse Batan evin fotoğrafını çekebileceğiniz noktayı google harita işaretledim. Şuraya tıklayarak bakabilirsiniz.
27. Square Saint Michel, St Michel Meydanı
İkonik Sacré-Cœur Bazilikasının eteklerindeki bu popüler park, belki de Montmartre mahallesinin en çok ziyaretçi ceken yeri.
Pek çok turist Montmartre Tepesi’ne burada bulunun 222 basamağı tırmanarak çıkıyor. Meydan 1927’de kurulmuş.
O gün bugündür Paris’in en popüler turistik mekanlarından biri olmaya devam ediyor.
28. Place Des Abbesses
Montmartre mahallesinin bu sevimli küçük meydanı, Paris’in en derin metrosuna ev sahipliği yapıyor. Abbesses metrosu 36 metre derinlikte ve yukarı çıkmak için 144 basamak tırmanmanız gerekiyor. Metro istasyonunun Art Nouveau tarzındaki ünlü girişini Hector Guimard tasarlamış.
Metro girişinin arkasında harika bir küçük park var. Parkın cazibe merkeziyse The Wall of Love ve hemen yanındaysa Au Petit Poulbot adında ünlü atlıkarınca yer alıyor. Abbesses meydanının tam karşında ilginç mimarisiyle Eglise Saint Jean Kilisesi bulunuyor. Onu da detaylı bir şekilde anşatacağım.
Meydanın çevresinde harika kafeler ve barlar var. Montmartre mahallesini ziyaret etmeyi planlıyorsanız, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında güzel vakit geçirmek için harika bir meydan.
Aralık ayında da noel pazarlarını burada kurduklarını da belirtmeden geçmeyeyim.
29. Le Mur des Je t’aime
Fédéric Baron ve Claire Kito, duvar resmini 2000 yılında yarpmıslar. Sanatçılar koyu mavi karoları 250 farklı dil ve lehçe ile 311 kez Je t’aime – Seni seviyorum diyerek süslemişler.
Duvarlar genellikle ayrılıkların simgesidir ama bu duvar farklı bir duvar. Fédéric Baron ve Claire Kito, sevginin tüm insanlar arasında nasıl bir birlik ve uzlaşma altına alabileceğini ispatlamak için yapmışlar.
Le Mur des je t’aime sokaktan bakınca göremiyorsunuz. Çünkü küçücük bir bahçenin içinde bulunuyor, bahçeye de bir göz atın. Bu arada Seni Seviyorum sol üst köşede.
30. Eglise Saint Jean de Montmartre
Eglise Saint Jean de Montmartre – Saint Jean de Montmartre Kilisesi, Montmartre’deki ünlü Sacre Coeur’den tamamen farklı bir mimari tarza sahip çok özel bir kilise. 1904 yılında inşa edilen Saint-Jean de Montmartre Kilisesi, ilk betonarme dini bina.
Kilisenin mimari ise Anatole de Baudot. Saint-Jean de Montmartre Kilisesinin içine adım attığınızda diğer kiliselerde görmeye alışkın olduğumuz ahşap işlemelerin yerine beton bir yapı görüyoruz…
Montmartre sakinler kiliseyi hiç sevilmemişler. Fakat zamanla Art Nouveau‘nun en güzel örnekleri arasında yer alımış.
Dış cephesindeki eğimli bükümlü metal işlemeleri ve kırmızı tuğlalarıyla oldukça farklı bir kilise. Abesses Meydanı’na gelince buraya da uğramayı unutmayın.
31. Montmartre Mezarlığı
Gerçekleştirdiğim ilk paris gezisinde gördüğüm ilk yerin burası olduduğunu söylesem inanmazsınız sanırım. Ama gerçekten de öyle. Pere Lachaise mezarlığı tüm dikkatleri uzerine cekerken, Montmartre mezarlığı biraz daha gözlerden daha uzak.

Dalida’nın mezarı, montmartre gezi notları
Montmartre demek Dalida demiştim. Dalida’nın mezarının başında sanatçının büyük bir heykeli var.
Burada ayrıca Emile Zola da gömülüymüş ancak Pantheon’nun açılmasında sonra naaşını oraya taşımışlar. Mezar taşının kendisi hala orada.
Montmartre’ta Nerede Kalınır?
Montmartre gezi notlarının başında belirttiğim gibi burada konaklamanıza gerek yok. Zaten Paris’in diğer bölgelerinden buraya kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz.

montmartre konaklama, montmartre nerede kalınır
Salgın nedeniyle Montmartre gezisini birkaç kez iptal etmek zorunda kalınca, ” hadi gitmişken tam olsun” dedim. Bu nedenle Montmartreta konaklamaya kara verdim. Montmartre mahallesinde göreceklerimi gördükten sonra da şehir merkezinin yolunu tuttum.
Sözün özü Montmartre’ta konaklamanız gerekmiyor ama olur da burada kalmak isterseniz, konakladığım otelin adı Hôtel Regyn’s Montmartre. Hem bütçe bakımından hem de konum bakımından daha iyi bir otel bulabilmek güç. Abbesses Meydanında ve metro istasyonu da sadece 100 metre ileride. Şuraya tıklayarak rezervasyon hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir
İyi yolcuklar
Mutlu
4 Yorumlar
Alev Abla
Ekim 30, 2023 at 8:34 pmNe güzel hayli kapsamlı gezmişsin. Hep derim ya bireysel gezmek bambaşka. Mutlu Montmartre ressamların olduğu yerdeki bir sokakta bize soğan çorbası içmeden gitme demişlerdi. Sen de denememişsin. Emeğine sağlık. Baktım da ben Paris gezimi yazmışım ama eklememişim. Selam ve sevgiler…
Nasil Gezdim?
Ekim 31, 2023 at 6:17 amcok tesekkurler. sogan corbasini tamamen unutmusum. hatirlatmaniza sevindim. bir daha ki sefere mutlaka deneyeyim. Mutlu
cengiz
Ekim 31, 2023 at 2:25 pmFransızların dünyaya armağan ettiği 3 şeyden ilki Amelie.. 2.si topuklu ayakkabı, 3. klozet 😀
Nasil Gezdim?
Ekim 31, 2023 at 2:38 pm:-)) Montmartre , Amelie icin dogru yer o zaman. ama hanimlar topuklu ayakkabilarla o merdivenlerde nasil inip cikarlar bilemem :-)))